Sadelik en büyük zenginliktir ve bunun en güzel örneğini bize doğa gösterir. The M markası olarak ürünlerimizi geliştirirken doğa kadar zengin ve bir o kadar da sade olmasına özen gösterdik. Cildin gerçek ihtiyaçlarına odaklandık. Bu anlamda, The M ürünleri, son yıllarda sıklıkla duyduğumuz “skinimalism” uygulamalarını takip etmektedir. “Skinimalism” nedir?Skinimalism, ingilizcede...
Yeni yılda “yenilenme” fikri kulağa çok da kötü gelmiyor olsa gerek. Peki bu yenilenme sürecine cildinizden başlamaya ne dersiniz? Geçtiğimiz yılın yorgunluğunu cildinizde hissediyor ve gözlemliyorsanız, cildiniz doğru ürünler eşliğinde yenilenmeye ihtiyaç duyuyor olabilir. İşte tam bu noktada birçok faydalı etkiyi tek başına sunabilen Ölmez Çiçeği esansiyel yağı cildinize...
Doğa, mükemmel döngüsü içinde kendini sürekli yeniler tazeler. Bu eşsiz ritmini mevsimlere borçludur. İnsanoğlu bedeni ve ruhu ile bu eşsiz düzene uyumludur, sağlıklı olabilmek için uyumlu olmak zorundadır. Sağlığımızın en büyük yansıması olan cildimiz de elbette bu düzene eşlik eder, aynı doğa gibi sürekli kendini yeniler, yenilenmek için hazırlanır.İklim...
Çok zor zamanlardan geçiyoruz bütün dünya halkları olarak...Pandemi ile boğuşuyoruz bir yıldır. Sevdiklerimizi kaybettik, sevgiyle, hasretle, sevdiklerimizle sınandık bu süreçte...
Cildin yoğun şekilde nemlenmesini sağlayan hyalüronik asit, son dönemde estetik ve kozmetik trendler arasında yerini aldı. Çoğunlukla nemlendirme işlevi ile bilinen hyalüronik asit, eklem ağrılarının giderilmesi, göz sağlığı, cilt gençleştirme gibi faydaları da olan önemli bir yapıtaşıdır.
Doğanın nimetleri, doğru kullanıldığında tüm insanlığa yeter. Ancak yanlış ve gereksiz tüketimler sonucu hem kendi ekonomimizi kötü yönetmiş hem de doğaya istemesek de daha çok zarar vermiş oluyoruz. Bu yıl doğanın sözünü daha çok dinlemek için 10 öneri hazırladık.
Yeni bir yıla giriyoruz. Yılbaşında bir çoğumuz ağaçlarımızı süsledik ve ışıklandırdık. Her ne kadar yılbaşı ağaçları Hristiyanlara ya da batı uygarlıklarına mal edilse de çok eski dönemlere kadar uzanan bir gelenek. Yılbaşı ağacının kökeni Pagan topluluklarına kadar uzanıyor. O çağlarda çam gibi yaprak dökmeyen ve her mevsim yeşil kalabilen ağaçların...
İnsanlar, milyonlarca canlı türü gibi su, güneş ve toprak döngüsünün içinde yer alır ve bu döngüyü tamamlar. Yani “topraktan geldik toprağa gideceğiz” anlayışı, ekolojik sistem açısından da geçerlidir. Anatomimiz aslında oldukça karmaşık mekanizmalardan oluşur. Fakat diğer yandan da basit bir elektriksel devre gibi çalışır. Bu nedenle vücudumuzun “topraklanmaya” ihtiyacı vardır.
Nasıl ki her zifiri karanlık içinde sabahı barındırıyorsa, doğa da kendini yenilemeden dirilmeden önce derin bir uyku halindedir. Cemreler düşmeden, fidanlar kök, ağaçlar meyve vermeden önce kendini kapatır toprak ana. İşte kış mevsimi de doğanın yeniden canlanması için gerekli enerjiyi topladığı, adeta uykuda olduğu bir mevsimdir.
Astrofizikçi Hubert Reeves’in, “Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak kaybedeceğiz” dediği çağdayız. Sorumluluklarımız bizi doğaya adapte olmaktan uzaklaştırıyor. Bu nedenle saatimizi doğaya değil, işe, okula ve bulunmamız gereken yerlere yetişmek için kuruyoruz ve bu şekilde aslında kendi döngümüzle çelişiyoruz.
TR
ENG